Sesli Kitap Açıklaması
Sesli Kitap, İnsanlık tarihinin doğru varsayılan birçok kuramında köklü değişiklikler yapacak bir keşif Göbeklitepe. Yapılan tarihi kazılardan elde edilen buluntular eski atalarımızın bilgi ve inanç geleneğine dair bildiklerimize değiştirecek ve dinler tarihin karanlık sayfalarına ışık tutacak nitelikte. Duyulduğunda dünyada geniş yankı buldu. İngilizce gazetelerinden Daily Mail “Medeniyetler ve her şeyden önce Göbeklitepe vardı”. The Guardian “Göbeklitepe piramitler gibi olacak”. National Geographic “Dinin Doğuşu” şeklinde okuyucularına duyurdu.
Karbon 14 yapılan tarihlendirmeler günümüzden yaklaşık 12 bin yıl öncesine ait olduğunun gösterdi. Daha şimdiden insanlık tarihine ait bilinen en eski ve en büyük tapınak unvanını aldı. Önemini daha iyi anlaşılması için şöyle bir tarihsel karşılaştırma yapalım. Göbeklitepe Mezopotamya‘daki ilk şehirlerden 5000, Malta adasında bulunan ve dünyanın en eski tapınaklar olarak bilinen tapınaklardan 6500 ve Mısır piramitleri 7500 yıl daha eski.
Göbeklitepe’nin keşif öyküsü aslında bir film gibi. 1986 yılında Şanlıurfa’nın Örencik köyünde bir çiftçi tarlasını eklerken iki heykel buldu. Çiftçinin yeğeni “Mahmut Yıldız” olayı şöyle anlatıyor. “Biz burada tarım yapıyorduk burası tarlaydı. Burada tarım yapılırken kutsal bir yer olduğu biliniyordu. Amcam burada çift sürerken 1986 da tarlada iki tane heykel buldu. Bulduğumuz taşı müzeye götürdüğümüzde müze müdürü arkeolog olmadığı için tarihi eser taşın kireç taşı olduğunu söyledi. Amcam’da bu taşı bir kere getirdim bir daha tekrar köye götürmem yolda atarım dedi. Bunun üzerine o taşı zor durumda kaldığı için müze teslim almıştı.“
Heykeller müzenin deposu’na kaldırılır ve unutulur. 1992 yılında Neval Çölü kazısında kazısında bulunan Alman arkeolog Dr. Klaus Schmidt buraya gelir ve depoda heykelleri görür. Hemen heykellerin nereden geldiğini sorar ve Örencik Köyüne gelerek Göbeklitepe’de incelemelerde bulunur. Daha sonra 1994 yılında tekrar gelir ve keşif kazısı yapılır. Boğa ve Tilki kabartmaları bulunur. 1995 yılında Şanlıurfa müze müdürlüğü başkanlığında ve Alman Arkeoloji Enstü’den arkeolog Harald Hauptmann danışmanlığında yüzey araştırmaları yapılır. 1996 yılından itibaren 2006 yılına kadar Şanlıurfa müze müdürlüğü başkanlığında ve Alman Arkeolog Dr. Klaus Schmidt danışmanlığında kazı çalışmaları sürdürülür.
2007 yılından itibaren ise Bakanlar Kurulu kararıyla Schmidt başkanlığında kazılar sürdürülmeye başlanmıştır. Burada kılavuz Dr. Klaus Schmidt değişmemiz gerekiyor. Arkeoloji dünyasına Göbeklitepe’yi kazandıran Schmidt hayatının 20 yılını buraya verir. Dünya genelinde katıldığı toplantılarda Göbeklitepe’nin tanıtımında da önemli görev üstlenir. Dr. Klaus Schmidt 2014 yılında Almanya’da geçirdiği kalp krizi sonucunda hayatını kaybederek aramızdan ayrılır.
Göbekli tepe çember şeklinde 10 ile 20 metre arasında değişen dairesel alanlardan oluşuyor. Her dairesi bir tapınak kabul edildi. Bunlara (A, B, C, D, E, F, G, H) tapınağı olarak isimler verildi. Bu tapınakların ortalarında birbirlerine paralel duran 2 adet T veya ters L biçimli büyük dikili taşlar vardır. Bu taşların stilize edilmiş kadın ve erkeği temsil ettiği düşünülüyor. Bunun nedeni ise bu taşlar üzerinde görülen kol ve el tasvirleridir.
Çemberin etrafı taşlarla örülmüş ve bu taşlar arasında da ortadakilere oranla daha küçük olan 10 – 12 adet T biçimde taş bulunuyor. Bu taşlarda elleri önlerinde bağlı insan bedeni temsil edilmiş. Yani orada yapılan ayini yada ritüeli izleyen 12 kişiyi temsil ediyor. 12 sayısı hem astronomi hemde astroloji ile ilgili. Astronomide yılın aylarını gösterirken Astrolojide ise Zodyak takımyıldızlarının sayısıdır. Ayrıca Hititlerin 12 Tanırısı vardır. Türklerin takviminde 12 Hayvan vardır. Saat 12 sayısı üzerine kurulu. Alevilerin inanışında 12 İmamın yeri çok büyüktür. Tevrattaki inanışa göre Musevilerin 12 kavmi vardır ayrıca Hz. İsanın‘da 12 havadisi vardır.
Bu durum bütün dinlerin yada dini inanışlarla ritüellerin bir şekilde bura ile ilişkili olduğunu düşüncesini oraya çıkarıyor. Yani bu 12 lerin atası Göbeklitepe olabilir. Örneğin Sümerlerin az bilinen SAG.BA metninde yerin değiştirilemez dairesi diye sözü edilen daire Göbeklitepe’deki T tapınağı olabilir mi? Neden tüm tapınaklar güney yönüne bakıyor. Şimdilik bu soruların cevapları bilinmiyor.
Yer altı tarama sistemi ile 20 tapınak olduğu belirlenirken şuana kadar sadece 6 tapınak çıkarılmış durumda. Bazıların üst üste yapışmış olması işi daha da zorlaştırmaktadır. Kalan tapınaklarda çıkarıldığında 13 – 14 bin yıl geriye gidilebileceği düşünülürken Dr. Klaus Schmidt buradaki kazıların 60 yıl sürebileceğini söylemiştir. Ortada yer alan T biçimindeki taşların uzunlukları 4 ile 6 metre ve ağırlıkları 40 – 50 ton civarındadır. Kazı başkanı Alman Arkeolog Schmidt bu kadar büyük ebatlarda ve ağırlıktaki taşların taş ocağından çıkarılması işlenmesi ve taşınması için çok sayıda insana gereksim duyulacağını söylemiştir.
Bu taşların büyük bir enerji ve çaba harcanarak dikilmesi bu alanın ve burada gerçekleşen olayların orada yaşayanlar için ne kadar büyür bir öneme sahip olduğunu göstermesi bakımından kayda değer görülmekte. Tüm bunlar burada yaşayan insanları bunu yapmaya zorlayan dini bir motivasyonun olduğunu gösteriyor. Çünkü bu dönemde avcılık ve toplayıcılıkla geçimlerini sağlayan ve henüz hayvanları evcilleştirilememiş bir topluluktan söz ediyoruz. Burada şaşırtıcı olan ise kazı buluntularının o zamanda yaşamış olan insanların sanılanın aksine sadece günlük var olmadık kaygısı içinde olmadıkları bunun ötesinde derin dinsel konularla da uğraşmış olduğunu gösteriyor.
Bizleri Facebook, Instagram ve Twitter hesaplarımız üzerinden takip edebilirsiniz. Ayrıca Diğer içeriklerimize de göz atmayı unutmayın!