Türkiye’de Çalışmak Modern Köle Olmaktır (Sesli Kitap)

Sesli Kitap Açıklaması

Sesli Kitap, Her birimiz eski çağlarda satırlarında taş taşıyan ve bir üstü tarafından daha iyi çalışması için kırbaçlanan o kölelerin hikayelerini biliriz. Seyrettiğimiz Amerikan yapımı tarih filmlerinin bizler de bu izlenimi oluşmasına büyük katkı sağladığı da aşikar. Peki bugün daha mı iyi durumdayız? Bunu biraz sorgulamak gerektiğini düşünüyorum. Öncelikle hikayelerini en küçükten en büyüğe herkesin bildiği şu ünlü mısırlı köleleri biraz inceleyelim. Herkes gibi çok zor şartlar altında yaşayan her gün aç bırakılıp dayak yiyen, cesetleri piramitlerin duvarlarına karışan zavallılar olduklarını düşünürdüm. Taki Firavun dönemlerinin yasalarını inceleyip bu konuda üniversitelerde yapılan bilimsel araştırmaları okuma fırsatını yakalayana kadar. Sizlerinde şaşıracağınız düşünüyorum.

Mısırlılar

Piramit inşaatlarında çalışan mısırlı köleler öncelikle birer sağlık sigortasına sahiplerdi. 20 yaşını doldurmuş her işçi eğer istersen evlenebilir. Şaşırtıcı kızım şimdi başlıyor. Evlilik, düğün gibi masraflar devlet tarafından karşılanıyor. Bir de çifte barınacakları bir ev veriliyordu. Doğan çocuklar belli yaşa kadar okula gidiyor içlerinden zeki olanlar seçilerek devlet memurluğu yapabiliyordu. Filmlerde izlediğimiz mısırlı kölelerin her an kırbaçlanması ise tamamen efsanelere dayanıyor. Çünkü Mısır tarihindeki piramit inşaatlarında tutulan kayıtlara baktığımızda aşağıdaki örneklerin benzerlerini çokça görebiliyoruz. Verimsiz çalışan işçiler, uyarıdan sonra yaptıklarına devam ederlerse mahkemeye çıkarılıyordu. Şahitlerin ifadelerine dayalı olarak görev yeri değiştirilir, maaşları kesilir ya da işlerinden atılırlardı. Mısırlı hakimleri genellikle işçileri kovmak son tercihleri oluyor. Çünkü o dönemlerde işsiz kalanların yapacağı tek şey ya eşkıya olmak yada hırsızlık yapmaktı. Bu yüzden maaşlarını kesmek görev yerlerini değiştirmek gibi yaptırımlar daha etkili bir tercih olarak kabul ediliyordu.

Piramit inşaatlarının çevresinde işçilerin ikamet ettiği yerleşim yerlerinde genellikle küçük hırsızlıklar oluyordu. Aynı zamanda üstünün haksızlık yaptığını iddia eden bir işçi onu mahkemeye verebilme hakkına da sahiptir. Mısırlıların yazıyı çok eski dönemlerden beri kullanmaları ve her şeyi kayıt etmeleri sayesinde anlatılan durumları birçok örneğini rastlıyoruz. Ülkenin herhangi bir yerinde kendinize ait köleye haksız yere işkence etmek, evlilik gibi ihtiyaçlardan Mahsun bırakmak, büyük suç teşkil ediyordu. Çalışma saatleri de günümüz benzeri bir şekilde vardiyalı olarak değişiyordu. Haftada 2 gün yılda 2 ay olmak üzere tatillere bölünüyordu. mesai süreleri de 7 saatten fazla değildi. Kulağa inanılmaz geldiğinin farkındayım.

Sümerler

Sümerlerliler ya da Sümerler, Öncelikle kölelere nasıl muamele yapıldığını anlamamız için ünlü bir Sümer kralının şu kısa sözlerini okumak istiyorum. ‘Kimsenin ayağına diken batmayan yollar, hiçbir eşkıyanın olmadığı sokaklar, mutlu köleler, evine elbiseler ve bol yiyecekle dönen kadın ve erkeklerin olduğu bir ülke hayal ediyorum.‘ Sümerler hayatlarının her adımın yasalarla şekillendirmişlerdi. Onlar için en sistemli yapıya sahip toplum diyebiliriz. Sümerlerde bütün köleler devlet tarafından yılda 2 kere sağlık ve yaşam standardı kontrolünden geçiyordu. Onların da evlenme barınma sağlık gibi ihtiyaçları, ömürleri boyunca patronları tarafından karşılanmak zorundaydı. Bir erkeğin köle bir kadınla evlenmesi resmi olarak kayıt ediliyor, ve boşanma durumunda kadına bakma hükmü erkeğe veriliyordu. Bir nevi nafaka diyebiliriz.

Antik Yunan Köleleri

Antik Yunan Kölelerinin durumları diğerlerinden daha farklı. Avantajlı yanları dezavantajlı tarafları da mevcut. Barınma, evlenme, sağlık gibi hizmetler efendi tarafından karşılanıyor. Ancak efendi yeri geldiğinde kölesini dövme hakkında sahip. Haksız yere dayak yediğini iddia eden bir köle şikayetçi olursa durum incelenerek devlet tarafından köleye el konulur ve başkasına satılabilirdi. Eski filozoflardan bir kısmının Yunanlı köleler olduğunu varsayarsak kölelerin toplum tarafından kabul edildiğini ve birçok hak tanındığını da görmüş oluruz. Örneğin günümüze kadar masalları ile gelmiş olan Ezop lodoslu bir zenginin kölesiydi. Birçok masalında kendisi ve efendisi arasındaki o sohbet diyaloglar geçmektedir.

Büyük medeniyetlerin köle ilişkilerini inceledikten sonra günümüze gelerek bir kıyaslama yapabiliriz. Kapitalizmin, en büyük destekçisi Amerika; Kendimizi iyi hissedebilme, çalışma şartlarımız dan memnun olmamız için tarihte bütün kölelerin birer “Eşek gibi yaşadığı” algısını oluşturmuştur. Bu nedenle bugünkü standartları şükretmemiz gerektiğini gerçekten başarılı bir şekilde zihnimize kazımıştır.

Türkiye’yi ele aldığımızda şartların en kötü barbar medeniyetler kadar acı olduğunu görüyoruz. Özellikle 1980 darbesi sonrasında işçilerin hakları %70 oranında azaldı. Haklarını korumak isteyen işçilerin günümüzde grev yapma ya da sendikalaşma şansları çok kısıtlı. Türkiye’deki büyük ve son işçi eylemi tekelin özelleştirilmesi ve maaşların düşürülmesine karşı 2010 yılında yapıldı. Eyleme katılan işçilerin çoğu ileriki zamanlarında mesleklerinden atılmışlardı. Şu anda durum daha vahim. Bu yazıyı yazmamın sebebi de uzun zamandır konuştuğum, incelediğim küçük ya da büyük esnafın yanında çalışan işçiler. Ya da tabiri caizse modern kölelerdir. Ülkemizde ortalama çalışma süresi 12 – 15 saat arası. 12 saat çalışanların bazılarının pazar günü izinleri de yok. Yıllık tatilden bahsetmiyorum bile aldıkları maaş asgari ücret. Genellikle sigortaları dönem dönem yapılıyor ve bu şartlar altında 15-20 yıl çalışanlar var.

Günümüzde Modern Kölelik

Biraz daha gözlemlediğim de bu durumun sadece İstanbul’daki işçiler için değil Türkiye’nin her yerinde geçerli olduğunu fark ettim. Sıradan bir otelde çalışanlar 12 saat aralıksız mesai yapıyor. Sigortaları yazdan yaza yani müfettişlerin kontrol tarihlerinde yapılıyor. Bayram tatilleri, yıllık tatiller, ya da ailelerini görebilmeleri için gerekli izinler genellikle yok. Çalışma şartları ağır tüm bunlar yetmezmiş gibi patron memnuniyetsizliği de ayrı bir dert. Türkiye’de patronlar altlarında çalışan işçilerin hayatlarını satın aldıklarını düşündükleri için kendilerinde ezme hakkı olduğuna inanıyorlar. Büyük mağaza zincirlerinde de durum aynı genellikle fast food ve tekstil çalışanları da her açıdan bu sorunları yaşıyor. Babasının, annesinin dahi cenaze törenine katılması için izin verilmemesi nedeniyle işini bırakmak zorunda kalan sektör çalışanları var. Abartıyorsun demeyin kendi çalıştığım yerde bizzat şahit oldum.

Dizi ve sinema sektöründe son zamanlarda set işçilerine ağır çalışma koşullarından dolayı ayaklandığı haberlerine şahit olmuşsunuzdur. Kendimi de o alanda çalışan modern kölelerden biriyim.Bazen 24 saatten daha uzun süreli aralıksız mesai yapılabiliyor. 24 saatin sonunda 2 – 3 saat kadar uyku izni verildikten sonra çekimler tekrar başlıyor. Bu durum duraksamadan devam ediyor. Memnuniyetsiz yapımcılar, kaprisli oyuncular, ne oldum delisi müdür yardımcıları bu alandaki çalışanlara hayatı kısaca zindan ediyor. Hatta çalıştığım bir filmde yönetmen yapımcı ile olan diyaloğu ona kulak misafiri olmuştum.

Almanya’da bir film çekmeyi planlıyorlardı. Yapımcı ekibi Türkiye’den götürmek isteyince yönetmen neden böyle bir şey düşündüğünü sordu. Yapımcının cevabı ilgi çekiciydi. Hiçbir almana 8 saat geçtikten sonra iş yaptıramazsın. Bizimkiler eşek gibi çalışırlar. Haklı hiçbir Alman 8 saatten fazla mesai yapmayacaktır. Bu süreyi ailesine, sevdiklerine ve kendisini ayrılmak gibi bir şansı var. Yasaların zengini, patronu değil haklıyı tuttuğunu biliyor.

Kısaca Türkiye’de küçük olsun, büyük olsun eğer herhangi bir özel kurumda işçi iseniz modern bir kölesin demektir. Sizden binlerce yıl önce yaşamış olanları dahi şaşırtacak kadar acınası bir kölesin. İşçilerin sorunlarını araştırdığım günlerde yolum Türkiye’de iki uzak şehire düştü.

Atatürk Ve Zonguldak İşçileri

Zonguldak hani şu ünlü Taş kömürü madenlerimizin olduğu şehir. İşçilerin pek sıkıntıları yok gibiydi. Onlarla biraz konuştuk bana iki emeklilik hakları olduğunu ve çocuklarını devletin okuttuğunu birçok harcamalarını da devlet tarafından karşılandığını söylediler. Şaşırarak nasıl yani diye sordum? Atatürk Zonguldak’taki maden işçilerinin Osmanlı döneminde nasıl zor şartlarda çalıştıklarını görünce oraya amele birliği isminde bir cemiyet kurmuş. Amele birliği işçilerin hayatlarını kolaylaştırmak için onlara 2 emeklilik veriyor. Çocuklarının okul harcamaları ile üniversite öğrenimlerini burs vererek karşılıyor. Bunun dışında daha saya saya bitiremeyeceğim dünyada belki hiçbir ülkede işçilere tanınmayan hakları vermiş Atatürk.

Atatürk Ve Sümerbank Projesi

Aydın’ın Nazilli ilçesindeki ünlü Basma Fabrikası Sümerbank. Sümerbank maalesef son 10 yılda hükumet tarafından kapatılan fabrikalar da biri de orası. Sümerbank fabrikası açan Atatürk çalışanlara nazilli’de yeni bir şehir inşa etmiş her işçiye de bu büyük mahalledeki lojmanlardan birini vermişti. İşçilerin fabrikaya geliş gidişleri devletin tahsil ettiği trenlerle ücretsiz olarak yapılıyordu. Yine aynı işçilerin çocukları Sümerbank gelirlerinden ayrılan bütçe ile burslu olarak okutuluyordu. Atatürk işçilerin yıl boyunca çalışarak yorulmalarından dolayı Kuşadası’na büyük bir turistik tesis yaptırdı. Sümerbank fabrikası işçilerinin aileleri ile birlikte bu tesislerde tatil yapabilmelerine yine fabrikanın kendi bütçesiyle sağlamıştır. 2002 yılında Sümerbank Basma fabrikası kapatıldı. Binlerce işçi çocuğunun büyüdüğü o lojmanlar ve turistik tesisler yıkıldı.

Son olarak şunu söyleyebiliriz; Savaştan çıkmış, ayakta duramayan Anadolu’da doğru düzgün köprüsü olmayan bir dönemde işçilerine bu kadar değer veren Atatürk’ü saygıyla anıyorum. Bugüne dönüp baktığında köleliğin geri geldiğini görüyorum. İşçilerin kendi haklarını savunmalarının medya tarafından anarşi ve terör olarak lanse edilmesini de üzüntüyle karşılıyorum. Bu gidişle daha çok patron suratı çekip yarı aç yarı tok köle olmaya devam edeceğiz gibi duruyor.

Bizleri FacebookInstagram ve Twitter hesaplarımız üzerinden takip edebilirsiniz. Ayrıca Diğer içeriklerimize de göz atmayı unutmayın!

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir