2021’de Önerilen Kitaplar

2021’DE ÖNERİLEN KİTAPLAR

Tamamen kitap üzerine odaklı bir sosyal mecra olan 1000Kitap’ın kullanıcıları, 2021 yılı için önerildikleri eserler sonucu ‘En popüler’ listesi oluştu. Edebiyat severlerin önerdiği, okumak istediği ya da beğendikleri kitaplar, işaretlenerek görüşler belirtildi. Verilen puanlar ve en çok konuşulanlar listesini, Sesli Kitap Arşivi olarak sizler için listeledik.

Küçük Prens | Antoine de Saint-Exupery

Küçük prens için bir tanımlama yap deseler “asla çocuk kitabı olmayan çocuk kitabı” derim. Antoine de Saint-Exupéry’in 1943 yılında çıkardığı kitabında Küçük Prens’in ağzından küçüklerin gözüyle yetişkinlerin yaptığı yanlışlar anlatılır. Orijinal adı Fransızca Le Petit Prince olan Küçük Prens dünyada farklı dillere en çok tercüme edilen üçüncü kitaptır. Fransa’da yirminci yüzyılın en iyi kitabı seçilmiştir.

Satranç | Stefan Zweig

New York’tan Buenos Aires’e giden bir yolcu gemisinde yolcular arasında bulunan bir milyoner, dünya satranç şampiyonu Mirko Czentovic’e, ücreti karşılığında, bir parti satranç oynamayı teklif eder. İkisinin oyununu izleyen Avusturyalı bir göçmen, Dr. B., oyun sırasında kendini tutamayıp onlara karışınca şampiyonla karşılaşması önerilir kendisine. Gestapo tarafından bir otel odasına kapatılan ve uzunca bir süreyi bu odada, tek başına ve oyalanacak hiçbir şeyi olmadan geçiren, yalnızca sorgulama için odadan çıkarılan Dr. B., bir gün rastlantıyla eline geçirdiği bir satranç kitabı sayesinde bu oyunun inceliklerini öğrenmiştir.

Satranç tahtası ve taşları olmamasına rağmen, önce ekmekten yaptığı satranç taşlarıyla sonra da tümüyle zihninden oynayarak kuramsal bir satranç ustası olup çıkar. Ancak bu tutkusu yüzünden sinir krizine, beyin ateşine yakalanır. Tedavi olur, arkasından da serbest bırakılır. Yirmi yıldır eline satranç taşı almamış olsa da, Dr. B., gemide satranç şampiyonuyla oynadığı oyunu inanılmaz bir biçimde kazanır. Kendini olayın heyecanına kaptırarak maçın rövanşını oynamayı isteyince şaşırtıcı bir son bekler onu. Stefan Zweig’ın büyük bir ustalıkla kaleme aldığı kısa, ama yoğun romanı Satranç, gerilimli kurgusu, kahramanının ruhsal gelgitlerinin incelikle işlendiği dokusuyla bir solukta okunuyor.

Bilinmeyen Bir Kadından Mektup | Stefan Zweig

Stefan Zweig’in Bilinmeyen Bir Kadının Mektubu eseri ilk kez 1922 yılında basılmış yani I. Dünya Savaşı’ndan sonra. Ve özgün adı “Brief einer Unbekannten”. Kitap çok sert bir girişle başlıyor. O başlangıç, okuyucuda hemen bir merak uyandırıyor. Albert Camus ‘nün Yabancı isimli kitap başlangıcı gibi. Mektubun iki kahramanı var. Birisi bir kadın ve tanınmış roman yazarı Bay R. Kadının, Bay R.’ye yazdığı uzun bir mektuptan oluşuyor eser. Bilinmezliğin karşı konulmaz cazibesi sesli kitapta adeta etrafımızı sarıyor. Ama içinde bolca üzüntü ve umutsuzluk da var. Ve bu çaresizlik yakamızı bırakmayacak. Birileri için bir aşk, bazıları için ise saplantılı duygular var bu mektupta. Stefan Zweig, bu kısa öyküsünde son sayfaya kadar bize çok farklı duygular yaşatıyor. Biten mektupla birlikte yazar Bay R., ne hissediyorsa okuyucu/dinleyici aynılarını hissediyor. Pişmanlık, merak, hatırlamaya çalışma çabası ve korku. Sesli Kitap Arşivi olarak iyi dinlemeler dileriz.

İnsancıklar | Fyodor Mihayloviç Dostoyevski

Dostoyevski’nin ilk romanı olan İnsancıklar yayımlandığında büyük övgüyle karşılanmış, edebi bir dehanın habercisi olarak görülmüştü.İnsancıklar, St. Petersburg’da bir devlet dairesinde çalışan orta yaşlı ve alçak gönüllü kâtip Makar Devuşkin ile uzaktan akrabası, yirmili yaşlarının başında genç bir kadın olan Varvara Dobroselova arasındaki mektuplaşmalardan oluşan bir eserdir. Dostoyevski’nin henüz 24 yaşındayken kaleme aldığı; yoksulluk, dostluk ve sanat sevgisi gibi temalarla örülü bu roman, dönemin eleştirmenlerince adeta göklere çıkarılarak yazarın edebiyat çevrelerine bir yıldız gibi girmesini sağlamış ve çok parlak bir “toplumsal roman” olarak nitelendirilmişti.

Kendine Ait Bir Oda | Virginia Woolf

Edebiyat dünyasının feminist bir makalesi olarak adlandırılan Kendine Ait Bir Oda, kadın hareketinin elinden düşürmediği önemli kitaplardan biri olmayı başarıyor. Erkeklerin kadınlara uyguladığı baskının ve her zaman süre gelen “Eşitlik” tartışmasının cevabını tarihten alıntılar yaparak yanıtlıyor. “Kadın ve edebiyat” arasındaki bağlantıyı kurmaca bir yazıyla ve karakterleriyle anlatan Woolf, kadınların neden daha az şiir yazdığını veya neden erkekler kadar yaratıcı olamadığını anlattığı eserinde, tarihsel süreç içerisinde kadının toplumdaki yerini de ele alıyor. Kadınların dünyasına dair ilginç tespitleri, farklı bakış açılarını içeren eserinde Woolf, odasındaki duvarı verdiği cevaplarla örmeye çalışıyor ve şöyle sesleniyor kadınlara: “Para kazanın, kendinize ait ayrı bir oda ve boş zaman yaratın. Ve yazın, erkekler ne der diye düşünmeden yazın!” (Tanıtım Bülteninden)

A’mak-ı Hayal | Filibeli Ahmed Hilmi

“Ben niyet ettim ki bu hayatı; dünyaya niye geldiğimizi, ne olacağımızı, bizi göndereni anlamadan terk etmeyeyim. Ah ne olurdu ki bu suallere ben ispatî veya inkârî birer cevab verebileyim!” Şehbenderzade Filibeli Ahmed Hilmi, dağılıp parçalanmış bir insanın tasavvufi olgunlaşma hikâyesini çok katmanlı edebi bir biçimle anlatırken okuru hayali ve hakiki yolculuklara çıkarıyor. Tasavvufi, felsefi, sosyal ve fantastik olanın Türk edebiyatında benzeri görülmemiş bir karışımı olan A’mâk-ı Hayal’de akıl hastanelerinden mezarlıklara sayısız mekânı ziyaret edecek, yirminci yüzyılın başında Osmanlı toplumundaki düşünce tartışmaları ve inanç krizlerine dair izler bulacaksanız. (Tanıtım Bülteninden)

Deniz Feneri | Virginia Woolf

Deniz Feneri kaybedilen bir mutluluğun anılmarda yeniden canlandırıldığı olağanüstü bir romandır. Ramsay ailesi her yıl yaz tatillerini İskoçya da ki yazlıklarında geçirirler bu tatillerin sonsuza dek süreceği duygusu hepsini sarmıştır. Çocuklar için cennetten farksız olan bu yaz evinde yetişkinler sık sık sonsuzluğu anımsatan zaman parçalarıyla karşılaştıkları hissine kapılırlar

Tell the Wolves I’m Home | Carol Rifka Brunt

In this striking literary debut, Carol Rifka Brunt unfolds a moving story of love, grief, and renewal as two lonely people become the unlikeliest of friends and find that sometimes you don’t know you’ve lost someone until you’ve found them. 1987. There’s only one person who has ever truly understood fourteen-year-old June Elbus, and that’s her uncle, the renowned painter Finn Weiss. Shy at school and distant from her older sister, June can only be herself in Finn’s company; he is her godfather, confidant, and best friend. So when he dies, far too young, of a mysterious illness her mother can barely speak about, June’s world is turned upside down. But Finn’s death brings a surprise acquaintance into June’s life—someone who will help her to heal, and to question what she thinks she knows about Finn, her family, and even her own heart.

İlk On Bölüm | Konfüçyüs

Belki de tüm zamanların en çok okunan düşünürü olan Konfüçyüs, hayattaki en büyük gayenin “Yol”u takip etmek olduğu yönündeki inancıyla Çin felsefesini büyük bir dönüşümden geçirdi: “Yol”a göre, bu ya da öteki dünyada vaat edilen ödüller için değil, insan varoluşunun doruk noktası olarak erdemin peşinden koşulmalıydı. Tarih boyunca bazı kitaplar dünyayı değiştirdi. Bununla kalmayıp; bizleri ve birbirimizi görme biçimimizi etkiledi. O kitaplar ki tartışmalara, muhalif fikirlere, savaş ve devrimlere esin kaynağı oldular. Aydınlattılar, harekete geçirdiler, kışkırttılar, teselli ettiler. Yaşamımızı zenginleştirdiler ve bizleri ayrı ayrı kendi yaşamlarımızı sorgulamaya yönelttiler. Şimdi Kafka Kitap sizlere uygarlığı sarsan, insanlık tarihine yön veren ve kendimizi keşfetmemize yardım eden fikirleriyle; büyük düşünürlerin, çığır açanların, radikallerin ve ileriyi görenlerin eserlerini sunuyor. (Tanıtım Bülteninden)

Bisiklet Dersleri | A. Ali Ural

Bisiklete binmeyi öğrenmek için geç kalma çocuk. Büyüyüp ağırlaştıkça, sana yardımcı olacak kişinin bisikleti dengede tutması, senin peşinde koşması ve düşerken seni yakalaması zorlaşacak. Bir çocukluk olarak görüp küçümseyeceksin belki de bisiklete binmeyi. Yol büyüyecek gözünde, güvenemeyeceksin dizlerine. Vakit varken asıl pedallara. Yol boşsa hızlı da gidebilirsin. Fakat ellerini bırakma sakın. Boşluğa terk edilen ellerde değil, nereye tutunacağını bilen ellerde özgürlük.

Bizleri FacebookInstagram ve Twitter hesaplarımız üzerinden takip edebilirsiniz. Diğer içeriklerimize de göz atmayı unutmayın!

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir