Bekir Sıtkı Kunt – Mühür

Sesli Kitap Açıklaması

Bir ay izinle gittiği İstanbul’dan, karısı ve kızıyla, Ankara’ya dönüyordu. Hayatından memnundu. Uzun, (yahut izinle geçtiği için kısa), yarı güneşli, güzel bir sonbahar ayını, her dakikasından ayrı bir zevk alarak, bütün yüreğiyle sevdiği İstanbul’da karısının o sıkıcı terzi, kunduracı dükkânlarına ve akraba ziyaretlerine onu da beraber sürüklediği günler müstesna hemen hemen avare, dilediği gibi boş ve rahat geçmişti.

Karısının giyim kuşam israfına, bütün bir ayın yiyip içme, gezip dolaşma masrafına ve karısından kaçamak yaptığı iki gecelik (topu topu iki gececik) Beyoğlu âlemlerine rağmen, hâlâ cüzdanında bir miktar para vardı ve yataklı bileti portföyündeydi.

16.25 vapurunun Haydarpaşa’ya bıraktığı Ankara yolcuları arasında, trende yerinin emin olmasından dolayı, derin bir iç huzuruyla, garın mermer merdivenlerinden ağır ağır çıkıyor, kendisini dört, beş yaşlarındaki cılız kızının elinden sıkı sıkıya tutan kısa boylu şişmanca karısı ve iki şişkin bavulu üst üste bağlayıp sırtına almış olan markalı bir istasyon hamalı takip ediyordu.

Yataklıdaki yerlerine kolayca yerleştiler. O, dudaklarında tüten bir sigara ile, içine çektiği dumandan fevkalâde zevk alarak, kır karışmış başı açık, trenin kalkmasına kadar peronda dolaşıyor ve ellerinde yer kuponlarıyla acele acele yürüyen, yolda okuyarak vakit öldürmek düşüncesiyle, üçer, beşer gazete ve mecmua alan, yer yer kümeler hâlinde toplanan yolcular ve geçiriciler arasında bir tanıdık var mı? diye gözleriyle araştırmalar yapıyordu.

Öykü: Mühür
Yazan: Bekir Sıtkı Kunt
Seslendiren: Ali Ersin Yenar

Yazar Açıklaması

Bekir Sıtkı Kunt, 1908’de Antakya’da doğdu. Antakya Lisesi’ni, İstanbul Hukuk Fakültesi’ni bitirdi. Adalet Bakanlığı’nda görev alarak Düzce ve Aydın’da yargıçlık; Ankara’da Temyiz Mahkemesi’nde (Yargıtay’da) başsavcı yardımcılığı yaptı. Hatay Meclisi’nde Antakya Milletvekili olarak (1938) bulundu. Hatay’ın anavatana katılması üzerine, milletvekilliğini Ankara’da sürdürdü.

1946’da yeniden yargıçlık mesleğine dönerek İstanbul’da yargıçlık yaptı. İstanbul’da (8 Mart 1959) öldü; Zincirlikuyu Mezarlığı’na gömüldü. Kunt, Cumhuriyet sonrası gerçekçi hikayeciliğimizin öncülerinden biridir. Yazı yaşamına öğrencilik yıllarında gazeteci olarak başlamış, ilk hikayesini 1924’te yayınlamıştır. İlk kısa hikayelerinde, Sadri Ertem ve Fahri Celalettin’in izleri vardır.

Saflıkları ve bilgisizlikleri nedeniyle, tüccarlar tarafından sömürülen köylüleri; mahkemede, devlet dairelerinde, kahvelerde tanıdığı sıradan insanları konu alan bu kısa hikayelerinden sonra asıl kendi kişiliğini bulmuş, ayrıntılara inen uzun hikayelere yönelmiştir. 1945’ten sonra yazdıkları, daha başarılıdır. Yaşananları, eleştiriye ve yoruma kaçmadan, olduğu gibi vermeye çalışmıştır. Yer yer esprili, kısa cümleli, yalın bir dili vardır.

Bizleri FacebookInstagram ve Twitter hesaplarımız üzerinden takip edebilirsiniz. Diğer içeriklerimize de göz atmayı unutmayın!

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir