Behiç Duygulu – Baba Kız

Sesli Kitap Açıklaması

Bazı şeyleri unutamıyorum ama. Özellikle erken ölümleri. Dayımın oğlu Ersin’in çok genç ölümü de beni epeyce sarsmıştı yıllar önce. Şimdi zaman zaman aklıma gelir, ürperirim. Katı ve önyargılı bir babanın genç bir ruhta açtığı yaraların üstüne yaşam yeni sıkıntılar ekleyince çocukcağız iyiden iyiye bocaladı. Alkol bir seçim olabilirdi. Oldu da. Herkesin bin türlü pisliğe battığı ama kendini tertemiz gösterdiği bir dünyada bu cahil ve mert oğlancık tam bir sığıntıydı. Bir sabah ölüm haberini aldık. Gittik ki kaskatı yerde yatıyor. Önünde bir küçük rakı şişesi, elbette boşalmış. Bir de ilaç kutusu. O da boşalmış. Birkaç parça da çoğu yenmiş biber turşusu. O kadar. “Kendini mi öldürdü, yoksa ilacı çok alıp…” Böyle salaklıklar ettiler arkasından. Oğlan yukarıda boylu boyunca yatıyor, babası gelinine çıkışıyor: “Benim yoğurdumu mayalamadın mı?”

Öykü: Baba Kız
Yazan: Behiç Duygulu
Seslendiren: Seray Gözler

Yazar Açıklaması

Behiç Duygulu, 1933 yılında İzmir’in Ödemiş ilçesinde doğdu.Düzenli bir eğitim olanağı bulamadığı için 1961 yılında, dışarıdan Aydın Lisesi’ni bitirdi. Bu arada 1950 yılından beri işlettiği “Duygu Kitapevi” sayesinde yaşamını kazanmaktaydı.

Behiç Duygulu’nun Ödemiş’te kitapçılık yaparak ve hikayeler yazarak, alçakgönüllü koşullarda yaşamını sürdürmesi, 1975 yılına dek sürdü. Bu tarih, onun, doğup büyüdüğü yerleri terk ederek İstanbul’a yerleştiği tarihtir. Nedeni de, trajik bir biçimde karısını yitirmesi ve bu olaydan sonra işlerinin bozulmasıdır.
Behiç Duygulu’nun, yayınevlerine ve kitap dağıtım şirketlerinde çalışarak yürüttüğü yeni yaşam kavgası, 1 Nisan 1985 yılında ölümüne dek sürdü.

Elikli yaşında aramızdan ayrılan yazar, ardında üç kitap bırakmıştı: Ağlama N’olur(1961), Sırtlan Bayırı(1963), Gölgede Gezintiler(1970). Edebiyata nesir-şiir, deneme türlerindeki yazılarıyla adım atan Behiç Duygulu, hikayeye daha sonra geçti. O yıllarda hikaye yazmak, Sait Faik, Oktay Akbal, Orhan Kemal, Haldun Taner vb. ustalarla aşık atmak anlamına geliyordu. Dahası, bir taşra kasabasından yazarak Babaali’ye girmek ayrıca bir güçlük oluşturuyordu. Duygulu bu güçlüğü aşarak edebiyat alanında boy gösterdi; özgün kalemler arasında kendine yer açma çabasına girişti. Öz ile biçimi belli bir dengede tutarak kişinin iç dünyasına eğimliye başladı.

1964 Varlık Yıllığında Tahir Alangu onun için şöyle der: “Hikayeyi, kendi hayatıyla birlikte, kendi çıkarına yaşıyordu.” 
Edebiyat hayatı boyunca, Varlık, Somut, Cumhuriyet Gazetesi gibi bir çok önemli yayında eleştirileri, yazıları yayınlandı. Ölümünden hemen önce basıma hazırlanan “Elmalar Kızarırken” kitabını basamadan yaşamını yitirdi. Ölümünden yıllar sonra Necati Güngör’ün derlediği, hem yayınlanmış, hem de ölümünden hemen önce yayına hazırladığı kitabından örnekler” Öyküler” kitabında yer aldı (2001).

Bizleri FacebookInstagram ve Twitter hesaplarımız üzerinden takip edebilirsiniz. Diğer içeriklerimize de göz atmayı unutmayın!

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir