FELSEFE’NİN TEMEL İLKELERİ
Felsefeye Giriş
Sesli Kitap, Felsefe İşte, her şeyden önce, emekçilerin pek çoğuna, ilk bakışta güven vermeyen bir sözcük, Emekçilerin, filozofun, ayakları yere basmayan bir kimse olduğunu düşünürler. Kendi halinde birtakım insanları felsefeyle uğraşmaya çağırmak, onlara ip üstünde cambazlık yapmağa davet edilmek gibi görünebilir. Ya sonra başımız dönerse diye düşünürler.
Felsefe onlar için çok kere böyle bir şeydir: gerçekle ilgisi olmı- yan bir fikir oyunu; bu sırra ermiş, ayrıcalıklı birkaç kişi harcı, karanlık bir oyun; ve alınlarının teriyle yaşayan insanlara pek de yararlı olmayan, üstelik belki de tehlikeli bir oyun.
Büyük Fransız filozofu, bazı kimselerin felsefeyi içine düşürmek istedikleri karanlık ve tehlikeli oyunu, bizden çok önce, mahkum etmişti. Descartes şöyle karakterize ediyordu bu sahne filozofları:
Ele aldıkları ayırım ve ilkelerin belirsizliğinden ötürü, her şeyden, bilirmişçesine cüretle söz edebilirler, ve bu söylediklerini, ikna kabiliyetine sahip olmadıkları halde, bu konularda en hünerli ve derin kavrayışlı kimselere karşı dahi savunabilirler; bu yüzden, bu gibi filozofları, rakibin avantajlı durumunu ortadan kaldırarak onunla dövüşebilmek için, rakibi karanlık bir mahzene sürükleyen bir köre benzetiyorum.
En Sevilen Sesli Kitapları Hemen Şimdi Dinleyin!
Felsefe Nedir?
Tarihin kaydettiği en büyük düşünürlerden bir kaçını yetiştirmiş olan eski Yunanlılar, felsefe sözünü bilgi sevgisi anlamında alıyorlardı. Philadelphia sözünün sözlük anlamı budur, ve Philosophie (felsefe ) sözcüğü buradan gelir. Bilgi (yani dünyayı ve insanı bilmek) bu bilgi, bazı aksiyon ve kuralları ortaya koyma, karşısında belirli bir tavır takınma imkanının veriyordur. Filozof , her hususta , dünya ve tabiat hakkında ki bilgiye dayanan bu gibi kullara uygun olarak davranan kimse demekti.
Felsefe sözü, o çağdan beri tutundu , çünkü bir ihtiyaca cevap veriyordu. Felsefe sözü çoğu kere, dünya görüşlerinin farklılığına göre farklı anlamlar kazanmıştır. Ama en yerleşmiş olanı şudur:
Belirli bir davranış tarzına kaynaklık eden genel bir dünya görüşü.
Ülkemizin (Fransa) tarihinden alınmış bir örnek bu tanımı aydınlatmaya yarar; 18. yüzyılda, Fransada, burjuva filozoflar, bilimlere dayanarak, dünyanın bilinebilir bir şey olduğunu düşünüyor ve öğretiyorlar ; ve bundan, dünyayı insan yararına dönüşüme uğratmanın mümkün olduğu sonucunu çıkarıyorlardı. Bu filozofların çoğu örneğin, Condorcet, L’Esquisse d’un tableau historique des progrès de l’esprit humain in (1794) yazarı, bu düşünceden hareketle, insanın mükemmelleşebilir bir varlık olduğu, daha iyiye gidebileceği, toplumun da daha iyiye gitmesinin imkan dahilinde bulunduğu sonucuna ulaşıyordu.
Aradan yüzyıl geçtikten sonra, yine Fransa’da, yine büyük bir çoğunlukla burjuva filozofları, bu kere tersine, dünyanın bilinemezliğini «Şeylerin Özü»’ne nüfuz edemediğimizi ve hiçbir zaman edemiyeceğimizi düşünüyor ve öğretiyorlar; buradan da dünyayı değiştirmeyi istemenin bir çılgınlık olduğu sonucuna ulaşıyorlardı.
Şüphesiz, diyorlardı, tabiat üzerinde bir etki yapabiliriz; ama bu etki çok yüzeyde kalan bir etkidir; çünkü «şeylerin özü» bilme gücümüzün dIsında kalır. İnsana gelince… o, her zaman ne idiyse yine odur ve öyle kalacaktır. Bir «insan tabiatı» vardır ki sırrını çözemeyiz. Şu halde, toplumu düzelteceğiz, diye kafa yormak boşuna çabalamak olmaz mı?.
Görüyoruz ki, dünya görüşü (yani felsefe) yararsız bir şey değildir. Çünkü, birbirine karşıt iki dünya görüşü, birbirine karşıt pratik sonuçlara varır.
Bizleri Facebook, Instagram ve Twitter hesaplarımız üzerinden takip edebilirsiniz. Ayrıca Diğer içeriklerimize de göz atmayı unutmayın!