OSMANLI NASIL KURULDU? OSMAN BEY GERÇEKLERİ
Sesli Kitap Açıklaması
Sesli Kitap, Osmanlı Nasıl Kuruldu? 1261’de İznik İmparatorluğu’nun İstanbul’a taşınması ile Batı Anadolu’da oluşan otorite boşluğu, moğolların önünden kaçan yeni yaşam şansı arayan Türkmenler, selçuklunun Mümtaz devlet adamları ve askerleri tarafından doldurulmaya başlandı. İleride bir imparatorluğa dönüşecek Osmanlıların ilk adımları da işte bu zamana denk gelmektedir. Osmanlı Devleti’nin kuruluşunu bugünkü modern kavrayış ile tam bir tarihe ya da olaya bağlamak mümkün değildir. Kökleri derinlerde olan yapının kuruluşu uzun bir sürece yayıldığı gibi bir o kadar da sağlam olmuştur. Ertuğrul Bey ilhanlıların boyunduruğunda olan Selçuklulara bağlı uç beylerinden Kastamonu merkezli kurulan çoban oğullarının Batı sınırında faaliyet gösteren aşiret beylerindendi. Ertuğrul Bey ve yanındaki bir avuç konargöçer yörüğün buraya nasıl intikal ettiği hakkında bilgiler kısıtlıdır.
Bu ufak türkmen kitlesinin Selçuklu’nun sultan Hüyük sınırına bin 1225 – 1231 arasında yaptığı sefer sırasında geldiği ve Karacahisar’ın ilk alınışında yarar gösterdiği düşünülmektedir. Selçuklu’nun bu seferinin ardından ankara – Eskişehir uç bölgesinden hareket eden Ertuğrul’a en ileri hatta dedi hatta Söğüt’te yurtluk Domaniç’te ise yazlık verilmiştir. Sınır bölgesinde tutunmaya ve kök salmaya çalışan Ertuğrul ve küçük obası yıllar boyunca bölgede varlıklarını arttırarak sürdürdüler. 1280’lerin başında Ertuğrul’un 90’lı yaşlarında ölmesinin ardından Gaza ve Akın yapan Türkmen alplerinin önderi Ertuğrul’un küçük oğlu Osman oldu. Osmancık babasının yerine doldurmaya çalıştığı yıllarda bölgedeki durum şöyle idi.
Doğu Roma ile Selçuklu sınırı Bilecik’te başlıyordu. Sultan höyüğü yani Eskişehir ile Bilecik arasındaki Hıristiyan tekfurlar Selçuklu sultanına vergi veriyor ve onun hâkimiyetini tanıyordu. Aynı zamanda bölgedeki Türkmen aşiretleri ile de barış içerisinde yaşıyorlardı. Osman’ın merkezi de Eskişehir uç bölgesi en ileri hattındaki Söğüt kasabası idi. Osmanbey uçtaki tekfurlarla iyi geçiyordu çünkü iki taraf da birbirine muhtaçtı. Kayılar sürülerini otlatmaya için tekfurların topraklarından geçmek zorundaydı. Tekfurlar da kendilerini savunma konusunda yer yer türkmen alplerine ihtiyaç duymaktaydı. Her iki taraf işte bu çıkar dengesi bozulmayacak şekilde bölgede yaşayıp gitmekteydi.
Seslendiren: DFT Tarih
Osman Bey’in askeri gücü birkaç 100 kişilik atlı birliklerden ibaret. Bölgedeki diğer aşiret liderleri ve gaza yapan ufak çaplı Alp beyleri kimi zaman Germiyanoğulları’nın kimi zaman da çoban oğullarının ismini kullanarak akınlar yapıyorlardı. Çobanoğullarının zayıflaması ile gaza veya yağma faaliyetlerini arttıran Osman Bey kendisi gibi Bizans sınırında etkili olan ufak guruplarla ittifak yapıp yoldaşlar edindi. Aynı amaç etrafında oluşan siyasi niteliği büyük olmayan bu birliğin içinde Osmanbey becerisi ve atılganlığı ile eşitler arasında birinci diyebileceğimiz bir konuma yükseldi. Yani kendisine eşit olan ve bağımsız da hareket edebilen müttefikleri Akçakoca, HasanAlp, KonurAlp, Turgutalp gibi isimlerin beyi değil onları organize eden, askeri stratejilerini belirleyen yağmadan eşit pay veren bir komutan bir Alp Gaziydi. Doğudan gelen Türk toplulukları ile askeri gücünü ve müttefiklerinin arttıran Osman gelişmesi için çok elverişli olan Doğu Roma sınırında giderek öne çıktı. Hatta Bizans kaynakları osmanı bölgenin en tehlikeli ve hareketli Türk akıncısı olarak kaydetmekteydi.
Bizleri Facebook, Instagram ve Twitter hesaplarımız üzerinden takip edebilirsiniz. Ayrıca Diğer içeriklerimize de göz atmayı unutmayın!